8 Aralık 2007 Cumartesi

Pars Narko Terör Nedir

İstanbul Narkotik başkomiseri Şamil Baturay, katıldığı rutin bir operasyonda, Türkiye’de kurulan yeni bir uyuşturucu şebekesine ait delillere rastlar. Narkotikte birlikte çalıştığı nişanlısı Zülüf ile birlikte Van’a aile ziyaretine gittiğinde ise, kendisini uyuşturucu baronlarının tam ortasında bulur.

Çerkez oğlu Şamil ile Kürt kızı Zülüf’ün aşkı, Şamil’in abisinin uyuşturucuyla ilgili bir operasyonda şehit edilmesiyle daha da imkansız bir hâl alır. Abisinin kaybıyla hayata küsen Şamil, elde ettiği bazı ipuçlarıyla tekrar harekete geçer ve intikam için uyuşturucu baronlarının peşine düşer.

Afganistan’dan İran’a, Van’dan Berlin’e kadar uzanan yeni bir “toz hattının” kurulmak üzere olduğunu keşfeden Şamil, zorlu bir mücadeleye girişir. Bu toz hattının terörörgütleriyle bağı olduğunu ve uyuşturucudan kazanılan paranın terörü finanse ettiğini anlayan Şamil’in verdiği mücadele, kişisel bir gayret olmaktan da çıkarak, vatan için verilen bir mücadeleye dönüşür.

Bu savaşın kazanılmasını sağlayacak en önemli ipuçları ise, Şamil’in aşkı Zülüf’de gizlidir. İstanbul Narkotik başkomiseri Şamil Baturay, katıldığı rutin bir operasyonda, Türkiye’de kurulan yeni bir uyuşturucu şebekesine ait delillere rastlar. Narkotikte birlikte çalıştığı nişanlısı Zülüf ile birlikte Van’a aile ziyaretine gittiğinde ise, kendisini uyuşturucu baronlarının tam ortasında bulur.

Daha Fazlası İçin >>>

Selçuk Yöntem İle Şöyleşi...

INP: Şu anda bir Başkomiseri oynuyorsunuz, bugüne kadar yapılmış olan bu tür filmler her ne kadar Türk polisiyesini vermeye çalışsa da genelde Amerikanvari bir şeyler ortaya çıkıyordu, şu an içinde olduğunuz dizinin, gerçeğe yansımasını nasıl buluyorsunuz?

SELÇUK YÖNTEM: Meseleye dizi formatında bakarsak, gerçeğe yansımasını doğru buluyorum. Çünkü biz mesleğimizi, sanatsal bir estetikle bezeyerek gerçekleştirmeye çalışıyoruz. Tabii ki yaşam gerçeği ile ekran ve sahne gerçeği her zaman buluşmayabilir.

INP: (Ve şu an bir Başkomiser olarak,) buraya gelmeden önce Polisi ne kadar tanıyordunuz? Yani gelmeden önceki düşüncelerinizle, ziyaret sonrasında ki düşüncelerinizi karşılaştırmanızı istesek? Ve dizi ile polise olan bakışınız nasıl etkilendi?

SELÇUK YÖNTEM: Bulunduğunuz yere gelmeden önce polisi çok iyi tanıdığımı söyleyemem; ama gördüklerim, çalışma sisteminiz, disiplininiz, sorunlara yaklaşımınız beni gerçekten çok olumlu yönde etkiledi. Birim olarak çağa ayak uydurmaktaki başarınızı kutlamaktayım.

INP: Biz gerçek polisler Sizi kendimize gerçekten çok yakın buluyoruz. Çünkü Deli Yürek'te "BOZO", Kurtlar Vadisi'nde "ARSLAN BEY" ve son olarak da 24 Saat'te "BAŞKOMİSER" bunların hepsi bizim işimizle ilgili roller. Bunların gerçeğini olmak ister miydiniz?

SELÇUK YÖNTEM: Beni kendinize yakın bulduğunuz için teşekkür ederim; bu da benim oyunculuğumun yansımasında ne kadar samimi olduğumu kanıtlıyor. Arka arkaya gelen bu roller, sizin mesleğinizle aramda bir sıcaklık yarattı. Ama doğrusunu isterseniz, ömrümde aktörlük dışında hiçbir iş düşünmedim; çünkü ben her mesleği oynayabiliyor ve yaşayabiliyorum. Sanatı ve dolayısıyla oyunculuğu zengin kılan neden de bu olsa gerek.

INP: İnterneti kullanarak, bağımlılık yapan maddelerin insanlarımıza zarar vermeden bilgilendirme ile önüne geçmeye çalışıyoruz. Sayfamızdan haberiniz var mıydı? Şimdi sayfamızı görmüş oldunuz, düşünceleriniz nelerdir?

SELÇUK YÖNTEM: Sayfanızdan haberim yoktu; ama görünce çok etkilendim. İnsanın doğasına aykırı, zararlı maddelere karşı yapmış olduğunuz bu yaklaşımlar takdire değer. Tebrikler.

INP: Narkotik Şube Müdürlüğü olarak bu mücadelenin toplumun her kesimiyle birlikte yapılması gerektiğine inanıyor ve o yüzden bu söyleşileri ünlülerimizle yaparak, "Toplum Tavrını" oluşturmaya ve göstermeye çalışıyoruz. Bu maddeler ve kullananlar ile ilgili düşüncelerinizi alabilir miyiz?

SELÇUK YÖNTEM: Bence meseleye çok geniş bir açıdan bakmakta yarar var. Kültürel, sosyo-ekonomik değerlendirmeler de diyebiliriz. Dediğim gibi insanın doğasına aykırı bünyesine aykırı, her türlü aykırı madde davranış biçimi olarak da topluma geri dönmektedir. Burada eğitim çok önemli bir mesele olarak önümüze çıkıyor. Bireyin eğitimi, aile içi eğitim ve toplumsal oluşumlar. Tabii ki kurumların sağlıklı çalışması da çok büyük bir etken.

INP: Ben yaşım itibariyle tek televizyon zamanını yaşamış bir insanım, Ahmet'in Günlüğü'nü hatırlıyorum, ama çocuk yaşımda o programı kim yapardı bilmiyorum. Şimdi biliyorum ki, onu yapan Sizdiniz ve bizim neslimizden birçok kişiye "günlük" tutmaya başlamasını sağladınız diye düşünüyorum. Televizyon yaşamımızda bu kadar etkili, Tiyatroda etkili ama tabii izleyici olarak her iki kitle sayı olarak kıyas bile edilemez. Ben tiyatroyu televizyona "sanatçı" yetiştiren yer diye bakıyorum. Sizce? Ve herhalde tiyatro ve televizyon ilişkisi hiçbir zaman bitmeyecek.

SELÇUK YÖNTEM: "Ahmet'in Günlüğü", dönemi olarak çok önemli bir misyonu yerine getirmiştir. Dediğiniz gibi, anıların insan yaşamındaki, aynı zamanda da aile içi eğitimin ne kadar önemli olduğunu bir psikologla birlikte değerlendirmiştir. Tabi ki oyunculuğun ana kaynağı tiyatrodur, bir oyuncunun beslenme yeri tiyatrodur. Ancak doğal olarak da televizyon ve beyaz perde ilişkisi de hiçbir zaman bitmeyecektir; nitelikli olmak kaydıyla tabi ki.

INP: Bazı ünlüler arasında; "Ben işimi yaparım, yaşamımı da istediğim gibi yaşarım, örnek olmak zorunda değilim, herkesin kendi aklı var" diyebilmektedirler. Toplumdan alınanın, karşılığını vermekle ilgili düşünceleriniz nelerdir?

SELÇUK YÖNTEM: Toplumdan neyi aldığımıza bağlı bu. Acaba sanat mı toplumdan bir şey alır, yoksa toplum mu sanattan bir şeyler alır? Doğal olarak bu bir alışveriştir. O söylediğiniz tarif gerçek bir sanatçı tarifi olamaz; çünkü sanatçı, yaşamı toplumla paylaşması gereken insandır. Zaten bu döngü her boyutta sağlıklı bir şekilde olduğu zaman toplumlar nitelik kazanır.

INP: Tabii ki tüm aldığınız roller, sadece rol ve işiniz bu, ama bu işinizden etkilenip Sizi izleyen bilhassa da gençler gerçek hayatta Sizin oynadığınız rolleri taklit edip, gerçekmiş gibi yaşayabiliyorlar, örneğin Kurtlar Vadisi ve içindeki roller gibi. Diziden rahatsız olduğunuz oldu mu? Çünkü eleştirilen yönleri oldukça fazlaydı.

SELÇUK YÖNTEM: Evet, insanların oynadığımız rollerden etkilenmesi çok doğal; ama biraz toplumsal bir bilinç olmalı. Bizim halkımız çok duygusal, hemen özdeşleşiyor. Bunlar dizi ama. Diziden rahatsız olduğum çok yönler oldu, çok da tartıştık. Ben eleştirilerimi hep söyledim. Çok kan revan ve vurdu kırdı vardı; bunlar çok yoğun olmadan da anlatmak istediklerinizi estetik bir anlayışla anlatabilirsiniz.

INP: Televizyondaki hayatları ilgiyle izleyen gençlerimize ve illa da televizyonlarda görünmeyle ilintili; şarkıcı, manken, radyocu, televizyoncu, dizi oyuncusu olmak isteyen gençlerimize ne söylemek istersiniz? Ünlü olmak nedir Sizce?

SELÇUK YÖNTEM: Hevesli arkadaşlara şunu söylemek isterim: İnanmak çok önemli. İnanırlarsa, hedefe kilitlenirlerse her şeye ulaşabilirler. Hedef şöhret ise, hiç bulaşmasınlar. Ünlü olmak benim kendime yakıştırdığım değil, bana yakıştırılan bir kavram. Hiç hedefim olmamıştır. Kendimi de öyle görmem. Önemli olan iyi aktör olmak için çaba göstermektir. Yani meslek olarak da genelleştirebiliriz.

INP: Şu anki dizinin (24 Saat) her bölümünde bir şiir var ve kendi adıma, dinlerken, içime işlediğini hissediyorum. Birde şiir albümünüz var. Şiir desek, Siz ne dersiniz?

SELÇUK YÖNTEM: Evet, bu dizide böyle bir bölüm oluştu. Dizinin pilot filmi "Çalınan Ceset"te ilk olarak yapıldı. Bunu da filmin yönetmeni Andaç Haznedaroğlu gerçekleştirdi, düşünce onundu. Dizide de uyguladık; çok olumlu reaksiyonlar aldı ve almaya da devam ediyor. Bence karaktere de uygun. Eminim şiir seven, okuyan yüzlerce polis kardeşimiz vardır. Evet, bir de Vedat Sakman ile "Şiir Niye?" adlı bir şiir albümü yaptık. O da beni çok mutlu etti, güzel bir çalışmaydı. Vedat'ın müzikleriyle çok güzel buluştu şiirler. Şiiri herkes kendi dünyasında ama öyle, ama böyle bir şekilde yaşıyor, yaşamalı da.

INP: İstanbul Narkotik Polisi olarak bağımlılığın engellenmesi için, çeşitli yöntemler deniyoruz, bunlardan biride geçen yıl başlattığımız tiyatro oyunu ile gerçekleri yansıtabilmek. Bir gencin hayatının madde ile ne hale geldiğini sanat ile anlatmaya çalıştık. Bu konuda bir üst ad olarak tiyatronun eğiticiliği hakkında bize neler söylersiniz?

SELÇUK YÖNTEM: Çok olumlu bir gelişme olarak görüyorum. Tiyatro, bunu anlatmanın önemli yollarından biri. Yıllar önce yanılmıyorsam "Morfin" adlı bir oyun bu görevi yerine çok olumlu bir şeklide getirmişti. Tabi didaktik olmaktan ziyade, sanatsal bir vurgulama daha olumlu olur diye düşünüyorum.

INP: İşinizle ilgili çok güzel şeyler başarmış bir insansınız ve ünlü olmanız yaptığınız "iyi" işlerle ilgili, Selçuk Yöntem bundan sonra neler yapacak, planları nedir?

SELÇUK YÖNTEM: Başarılı olduğumu duymak beni mutlu ediyor, teşekkür ederim. İstemek, inanarak istemek çok önemli ve bu enerji de herkeste var. Yeter ki bu enerji harekete geçirilebilsin. Artık sinema yapmak istiyorum, yaşamdan böyle bir dileğim var. Umarım gerçekleşir. Plan yapmaksa benim inancıma göre zor. Bir filmde duydum: "Tanrı'yı güldürmek istiyorsan O'na planlarından söz et". Plan değil de umutlarım var diyelim.

INP: Buralara kadar gelerek, Bağımlılık Yapan Maddelere karşı "Toplum Tavrını" oluşturmamıza destek verdiğiniz için çok teşekkür ediyoruz!

SELÇUK YÖNTEM: Son olarak da, bana göstermiş olduğunuz ilgiye çok teşekkür ediyorum. Sizleri tanımaktan çok mutlu oldum ve etkilendim. Başarılarınızın devamını yürekten diliyorum. Hepinize başarılar ve mutlu günler.
Kaynak

Daha Fazlası İçin >>>